aysetatileciksin

İZİN’DEYİZ YÜCE ATAM

Posted on: Ağustos 10, 2014

 

parmak arası terlik

 

 

 

Neden kimse yaz aylarında yapılan seçimlerde iktidar yanlılarına çağrı yapmıyor, poponu kaldır da gel oy ver diye hiç düşündün mü? Onlar hep buralardalar mı sanıyorsun? Yine makarna, kömür muhabbeti yapacaksan yazının bundan sonraki kısmını okumayabilirsin. Korkma, bu içeriden bir serzeniştir.

 

“Koy verme oy ver, boy verme oy ver”. Ne zaman seçimler yaz aylarına denk gelse, şıpıdık terlikli tatilci mahalle baskısı altında kalıyor. Tatil yöresinde deniz kenarında şıpıdık terlikli ayaklarının fotosunu İnstagram’da paylaşmak yerine poponu kaldır şezlongundan da, gel bir zarf at bir zahmet diye serzenişler başlıyor. O da sonradan arkadaş ortamlarında sosyal kabul görememekten korktuğundan atlıyor dünyanın en pahalı benzinini kullandığı, arka camında “Atam izindeyiz” yazan arabasına, evinin yolunu tutuyor. Biz hep izindeyiz hep Yüce Atam, izin sonrası görüşürüz.

 

“Çok yalnızım be Atam!” cümlesi Kadirizm’e naif bir yaklaşım sunsa da, Kemalist cenahın her başı sıkıştığında Anıtkabir’e Ata’ya şikayet yürüyüşü yapması, mahallede dayak yiyen çocuğun babasını olay yerine çağırmasını andırıyor. Naif, çok naif. Dünyanın en büyük Atatürk posterini insan malzemesiyle oluşturmayı akıl ediyor da bu organizasyon kafası, ülkenin en iyi yetişmiş insan malzemesinden neden en azından iyi bir muhalefet çıkamadığını düşünemiyor mu?

 

parmak-arasi-terlik_162707_m

Biz var ya biz, şıpıdık terlikli, slip mayolu Mustafa Kemalin askerleriyiz. Ham çarık, kıl çorapla yedi düvele kafa tutmuş bir halkın evlatları olmakla övünebilirsiniz elbette. 6. Filoyu denize döken Deniz’le de övünebilirsiniz. Sırtınızı bu geçmişe dayayıp oturduğunuz yerden ahkam keserseniz kusura bakmayın ama, bizim memlekette lümpene lümpen derler. Bir insana faşist denilmesinden daha ağır ne olabilir? Lümpen denilmesi olabilir mesela. Yani ki, artık o eski “eylem” anlayışından vazgeçmenin vaktidir. O küçük kız çocuğunun ağlayarak söylediği gibi söylüyorum: “Atatürk ölmüş biliyo musun?”

 

Memleket sevdasının denizle bir ilgisi olmalı elbet ve fakat sarı saçlım mavi gözlümü rahat bırakın artık efendiler. Şıpıdık terliklerinizi çıkarın da, biraz yollara düşün. Bu seçim için söylemiyorum, birinci veya ikinci turda seçilmesi çok bir şey ifade etmez. Acıyı estetize etmeden anlamaya çalışın bir kez de. Gecekondu mahallelerine gittiğinizde ayağınızdaki ayakkabınız çalınır diye ayakkabılarınızla dalmayın insanların evine. Necasetten taharetten haberdar olun biraz. Durumdan vazife çıkarmayı şiar edinen bir topluluk, ayak izlerini takip etmediğinden, plajda tebliğ yapan cübbelilerle muhatap oluyor artık. “Florya plajına halk geldi vatandaş kaçtı” anlayışı hakim oluyor yurdumun her cenahtan “aydın”ına. Halk hala beyaz donla suya giriyor. Uvvv, çok kitsch bebeğim! Kıyılar herkesindir demekle olmuyor, parsel parsel satılıyor bu memleketin cennet koyları. Kış Uykusundan uyanamıyor yurdum aydını. Hala halkının alın terinden, ayak kokusundan tiksiniyor. Çorapla parmak arası terlik giyeceğin günler yakındır yurdum insanı, zira nasıl diyorlar sizde “winter is coming”.

 

AVM’lerin veya konsept cafelerin tuvaletlerinde hiçbir yere dokunmadan çişini yapabilen aydınımız var, ne mutlu bize. Türk aydını çişini söyleyebiliyor maşallah, tay tay tay. Suya sabuna dokunmaya gerek yok, temizmiş gibi yapabiliriz. Kendi hijyenimiz için sifona da dokunmayız, bizden sonrası tufan. Steriliteden mideniz bulanıyor mu bazı bazı? Kalkın da bir kendi kusmuğunuza basın gerekirse. Öz yurdunda kendini bu denli mültecileştiren, yersiz yurtsuz olmayı marifet zanneden başka bir aydın kitlesi daha yoktur herhalde. “Ay hiçbir yere kök salamıyorum şekerim”. Öyle mi? Ağzına ağzına vurun terliği, hem de şıpıdık olanı değil, Esem terliği.

 

Demem o ki, bu “izin”de olma kolaycılığını bırakın artık, şıpıdık terliklerinizi çıkarın da, makosenlerinizi giyin. Yollar uzun, hava şartları çetin, biz artık gidelim.

 

 

 

 

Yorum bırakın